|
Hrant’ın öldürülmesinin üstünden geçen zaman, iki yılı aştı. Adalet adına ortada ne var, söylemek zor.
Kısaca hatırlayalım: Hrant’ı öldürenler cinayetten hemen sonra yakalandı. Çünkü arkadaşımızı kimlerin nasıl öldüreceğini polis bir yıl, jandarma altı ay önceden biliyordu. Kimse engel olmadı.
Katil, Samsun’da polis ve jandarmalar tarafından kahramanca ağırlandı, İstanbul Emniyeti’nde gururla gülümsediği fotoğrafları çekildi, savcılık sorgusunda gülebiliyor, arada gazete okuyabiliyordu. Kimse rahatsız olmadı.
Cinayette sorumluluğu, ağır görev kusuru ve belki bunlardan daha fazla katkısı olan resmî görevlilerin doğru dürüst soruşturulması mümkün olmadı. Sadece, vicdan sahibi birkaç görevlinin itiraflarıyla, jandarmadaki rezalet ortaya çıktı. O da, basit bir görev ihmali gibi görülüyor.
Cinayette doğrudan sorumluluğu olan Emniyet görevlileri, halen görevlerinin başında. Yargının adalet yolunda ihtiyaç duyduğu delil ve belgeler bizzat onların ellerinde! Defalarca yapılan incelemelerde, devletin müfettişleri, hepimizi dehşete düşüren pek çok ayrıntıyı ortaya çıkardıkları halde, doğrudan sorumlu olanları yargı önüne itmekten ısrarla kaçındılar.
Sanık sandalyelerinde resmî görevlileri görmediğimiz sürece adalet yolunda ilerlediğimize inanmamız zor.
Hep beraber şunları sormalıyız:
• Hrant Dink cinayetinin sahiden aydınlatılmasını istemeyenler kimlerdir ve niçin istemiyorlar?
• Başımızda bu cinayetin çözülmesini namus meselesi ilân etmiş olan bir hükümet olmasına rağmen, adalet arayışının gerektirdiği en basit adımlar niye ısrarla atılamıyor?
• Hrant’ı katletmeleri, Türkiye için yüz karasıydı. Şimdi bunun üzerine, cinayete yolu açmış olanları koruyarak, gerekli soruşturmaları açmayarak, açılanları engelleyerek, ikinci bir rezalet yaratmak üzereyiz. Niye? Birtakım resmî görevlilerin korunması, Türkiye’nin namusundan önemli midir?
Cevapların peşinde koşmaktan yorulacağımızı umuyorlarsa, nafile. Biz adaleti ve Türkiye’nin namusunu sahiden önemsiyoruz. Onlar gibi değiliz. Yorulmayacağız.
HRANT’IN ARKADAŞLARI
|